BİRDE BİZ ANLATALIM; SIRRI SÜREYYA ÖNDER KİMDİR?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER KİMDİR?

Bir de Biz Anlatalım:

Sırrı Süreyya;

EMPERYALİZMİN AYAKÇISI,

FAŞİZMİN YARDAKÇISI,

EGEMENLERİN SOYTARISIDIR!

Yardakçı; Dalkavuk Demektir

Kimin Dalkavuğu?

Faşist Devlet Bahçeli’nin Dalkavuğu Sırrı Süreyya…

Kimin Dalkavuğu?

Kemal Türkler’in Katili, Faşist Celal Adan’ın Dalkavuğu Sırrı Süreyya…

DUYDUNUZ MU?

DEVLET BAHÇELİ, SIRRI SÜREYYA’YA SİLAH HEDİYE ETMİŞ; ÜZERİNDE DE SS YAZIYORMUŞ SİLAHIN…

Ö HARFİNİ UNUTMUŞ MU DEVLET BAHÇELİ?

SS YAZMIŞ SADECE…

MARAŞ, ÇORUM, SİVAS, GAZİ…

HEPSİNİ KONTRGERİLLA-MHP YAPTI!

FAŞİST DEVLET BAHÇELİ SIRRI SÜREYYA’YA SİLAH HEDİYE ETTİ…

BİR FAŞİST, BİR DÖNEĞE NEDEN SİLAH HEDİYE EDER?

SOLU, SOL OLMADAN TASFİYE EDEMEZLER

ÜZERİNDE HİTLER FAŞİZMİNİN VURUCU GÜCÜ SS’E ATIFTA BULUNAN SİLAH;

SOLU VURSUN DİYE, SOLA AİT NE VARSA VURSUN DİYE,

BİR FAŞİST, BİR DÖNEĞE

DEVRİME VE DEVRİMCİLERE AİT NE VARSA VURSUN DİYE SİLAH HEDİYE EDER…

SIRRI SÜREYYA ÖNDER NE YAPTI NE YAPMADI?

SÜREKLİ 12 EYLÜL DEMAGOJİSİ YAPAN SIRRI SÜREYYA ÖNDER “O… ÇOCUKLARI” FİLMİNİN SENARYOSUNU YAZDI.

12 Eylül 1980 Amerikancı faşist cuntası sürecinde 600 KİŞİ KATLEDİLDİ.

SIRRI SÜREYYA “O… ÇOCUKLARI” FİLMİNİ YAPTI.

AKLI İZANI BU KADARDIR…

Onun bir genelevle anlatmayı tercih ettiği 12 Eylül’de, ülkemiz halkları neler yaşadı?

-650 bin kişi gözaltına alındı.

-600 kişi katledildi.

-210 bin dava açıldı. 71 bini TCK’nın 141-142 ve 163. maddelerinden, 98 bin 404’ü “örgüt üyeliği”nden olmak üzere toplam 230 bin kişi yargılandı.

-7 bin kişi için idam cezası istendi.

-517 kişiye idam cezası verildi, 49 kişi idam edildi.

-14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.

-171 kişinin işkenceyle katledildiği belgelerle kanıtlandı.

-14 kişi hapishanelerdeki baskıları protesto etmek için yaptıkları açlık grevi ve ölüm oruçlarında yaşamını yitirdi.

-1 milyon kişi fişlendi.

-23 bin 657 derneğin faaliyeti durduruldu.

-1402 sayılı yasa nedeniyle 9 bin 408 kişi kamu görevinden atıldı ya da sürüldü.

-3854 öğretmen, 120 öğretim üyesi, 47 hakimin işine son verildi.

-7 bin 233 memur sürgün cezasına çarptırıldı.

-388 bin kişiye pasaport verilmedi.

-Getirilen yasaklar nedeniyle İstanbul’da gazeteler toplam 300 gün yayınlanmadı.

-30 bin kişi “sakıncalı” olduğu gerekçesiyle işten atıldı.

-Gazetecilere toplam 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

-Burjuva basında çalışan 13 gazeteci için 303 dava açıldı. Gazeteciler hakkında 4 bin yıl hapis cezası istendi.

-39 ton gazete, dergi ve kitap, “sakıncalı” olduğu gerekçesiyle yakılarak imha edildi.

-937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.

Ama Sırrı Süreyya, bunları anlatmak yerine, solcu kadınların yurt dışına kaçıp çocuklarını da geneleve bırakmalarını anlatan bir hikâye uydurarak O… Çocukları’nın senaryosunu yazdı.

Bu senaryo, Sırrı Süreyya’nın aklının nerede olduğunun, nasıl çalıştığının, ahlâkının ölçüsünün somut bir göstergesidir.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER KAMYON ŞOFÖRÜ OLDU

Sırrı Süreyya, revizyonizmin yıktığı sosyalist ülkelerde; portakal sattı, terlik sattı. Ve bunları anlatırken “büyük onurlu namuslu terlik satıcısı…” havasındaydı.

Elbette mesele, şoförlük ya da işportacılık yapmak değildir. Emekçi halkımızın binlercesi, bu işleri yapmakta, alın teriyle ekmeğini kazanmaktadır. Ama mesele bir yandan “en büyük bedelleri göğüsleyen devrimci” gibi görünüp, bir yandan sosyalizmin tüm değerlerini ayaklar altına alıp ihanet edip bir yandan da kapitalist mantıkla sosyalizmin yıkıldığı ülkelerde ticaret yapmaktır. Sırrı Süreyya’nın düşkünlüğü buradadır.

O revizyonizmin yıktığı eski sosyalist ülkelerde terlik satarken Sibel Yalçın 18’inde çatışarak şehit düşüyordu.

O revizyonizmin yıktığı eski sosyalist ülkelerde portakal satarken onlarca devrimci sosyalizme ihanetin hesabını soruyordu.

O revizyonizmin yıktığı eski sosyalist ülkelerde terlik portakal satarken SABO ve EDA sosyalizmin orak çekiçli bayrağını astıkları pencereden 8,5 saat boyunca “BAYRAĞIMIZ ÜLKENİN HER YANINDA DALGALANACAK, YOLDAŞLARIMIZ HESABINI SORACAK” sloganlarını atarak ölümsüzleşiyordu.

O Mamak’ta emperyalizmin “karıştır-barıştır” programına uyup sağcı-solcu bir arada mutlu mesut yaşasın derken; devrimci hareket 1984 Ölüm Orucu ile dört şehit vererek cuntanın karanlığını deliyordu.

İKİ DÜNYA, İKİ FARKLI HAYAT, İKİ FARKLI İDEOLOJİK TERCİH…

KEMAL TÜRKLER’İN KATİLİ FAŞİST CELAL ADAN DİYOR Kİ ONUN İÇİN “SIRRI SÜREYYA TIMARHANEDE BİLE HOŞGÖRÜLÜDÜR…”

İŞTE MAMAK’IN KARIŞTIR-BARIŞTIR PROGRAMININ ÖNDER’İ GÖNÜLLÜSÜ SIRRI SÜREYYA BUDUR!

“ACILI AMA ŞAKACI…” DİYOR EGEMENLER ONUN İÇİN…

TEKRAR EDİYORUZ;

EMPERYALİZMİN AYAKÇISI,

FAŞİZMİN YARDAKÇISI,

EGEMENLERİN SOYTARISIDIR SIRRI SÜREYYA…

SIRRI SÜREYYA’NIN CENAZESİNDE FAŞİSTLERDEN ÖVGÜLER…

Taziye ve Cenazeye Katılan Katiller: Sırrı Süreyya Önder, 3 Mayıs 2025’te öldü. Tıpkı Mamak’ta öğretildiği gibi demokratı, faşistiyle herkesi cenazesinde bir araya getirdi!

Eğer ki bir kişi, ölümünün ardından hem solcular hem faşistler tarafından hayırla anılabiliyorsa bilin ki o kişide gericilikten başka bir şey yoktur!

Ama Sırrı Süreyya gibiler, sivil toplumcular, faşistler tarafından övülmeyi, hayırla anılmayı bile ‘’onur’’ sayarlar.

4 Mayıs günü İstanbul’da önce Atatürk Kültür Merkezi (AKM), ardından Levent’teki Barbaros Camii’nde tören düzenlendi. AKM’deki törene katılanlar arasında; AKP’nin Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, TBMM Başkanvekili MHP’li Celal Adan, İstanbul Valisi Davut Gül, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, AKP Genel Başkanvekili Efkan Ala da vardı.

12 Eylül’ün “Karıştır-barıştır” uygulamasıyla devrimci tutsaklar, zorla faşist katillerin yanına konularak sözde “uzlaşma” sağlamaya, aynı hücrede bir arada yaşamaya zorlamıştı. Ve bu politikasıyla, reformist, oportünist soldan sonuç da almıştı.

Örneğin, 12 Eylül’ün bilinen eli kanlı faşistlerinden Celal Adan ile Sırrı Süreyya aynı koğuşta kalmıştır. Sırrı Süreyya bu politikaya direnmek şöyle dursun, bunu yıllarca övünçle anlatmıştır. Çünkü Sırrı Süreyya gibiler sınıf bilincini yitirmiştir, halkın, devrimcilerin katillerine kin duymaz, hatta onlarla bir arada “sorunsuz” yaşayabilir.

MHP’li faşist; sohbetini muhabbetini esirgemeyen Sırrı Süreyya için “Tımarhanede bile hoşgörülü” diyerek övmüştür! Hoşgörü; kim için, ne için?

Halkımızın “elimde olsa bir kaşık suda boğarım” dediği eli kanlı katillerden Celal Adan ile yıllar sonra burjuvazinin ahırı olan parlamentoda aynı çatı altında buluşmayı da kendine “onur” vesilesi saymıştır muhakkak.

Levent’teki Barbaros Camideki Cenaze Töreninde Bulunanlar:

MİT Başkanı İbrahim Kalın, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, Eski Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul Valisi Davut Gül, AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Sağlık Eski Bakanı Fahrettin Koca ve İbrahim Tatlıses… Cenaze namazını “Antikapitalist Müslümanlar”dan İhsan Eliaçık kıldırdı.

KATİL DEVLET BAHÇELİ, SIRRI SÜREYYA’NIN FOTOĞRAFINI OKŞADI!

Emperyalizmin tetikçisi MHP’nin faşist başkanı Devlet Bahçeli, Sırrı Süreyya için TBMM Tören Salonu’nda düzenlenen taziyeye katıldı. 99 gün sonra Meclis’e giden Bahçeli, burada bulunan Önder’in fotoğrafını bir süre dokunarak sevdi!

Bahçeli de TBMM Başkanvekili Celal Adan, Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, MHP Grup Başkanvekilleri Filiz Kılıç, Erkan Akçay ve beraberindeki MHP milletvekillerinden oluşan heyetle, TBMM Tören Salonu’na geldi ve taziyede bulundu. Bahçeli, taziyeye gelen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ile birlikte DEM Partilerle sohbet etti.

“Allah muhabbetinizi artırsın” demiyoruz. Faşizmle el sıkışmanın, dost olmanın, halkların mücadelesini satmanın hesabını verin diyoruz.

SOMA, AMASRA, İLİÇ GİBİ BÜYÜK MADEN KATLİAMLARINDA SIRRI SÜREYYA ÖNDER’İN TAVRI NEYDİ?

Konuşurken mangalda kül bırakmayan “solcu, vatansever, demokrat, halkçı” Sırrı Süreyya’nın halk ve vatan sevgisi yalandır!

İşbirlikçi AKP faşizminin 15 yıllık iktidarında 386 BİN MADEN RUHSATI verildi.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) istatistiklerine göre ‘’sadece 2003 ile 2021 yılları arasında taş kömürü ve linyit madenlerinde 152 bin 698 iş kazası meydana geldi. 22 YILDA 2 BİN 79 MADEN İŞÇİSİ HAYATINI KAYBETTİ.’’

2 BİN 79 madencinin katledildiği bir ülkede milletvekilliği yapan Sırrı Süreyya, tarihimizin en ölümlü maden katliamı olan Soma için 10 dakikalık Meclis konuşması ve bir kez ziyaret etmenin dışında HİÇBİR ŞEY yapmamıştır!

Sırrı Süreyya’nın ölümünün ardından, bu ülkenin yer altı ve yer üstü zenginlerine, halklarına sevgi ve sorumluluk duyduğu yalanlarının hiçbir inandırıcılığı yoktur.

HAZİRAN AYAKLANMASI VE SIRRI SÜREYYA

2013 Haziran Ayaklanması’nın başlangıcında Gezi Parkı’nda ağaçları kesmek için gelenlere “Ben ağaçların da vekiliyim” diyerek güya AKP’ye kafa tuttu. Bu tek kare ile Haziran Ayaklanması’nın “kahramanlarından” ilan edildi.

Oysa Sırrı Süreyya, tüm sivil toplumcular gibi halkımızın faşizme öfkesini dindirmeyi, çelişkilerini yumuşatmayı kendine görev bildi. AKP’nin bir talimatıyla ayaklanmayı unuttu, hatta halkımız faşizme karşı hiç ayaklanmamış gibi davranmaya devam etti. Halkçılığı da, çevreciliği de, militanlığı da bir anda sönüverdi.

Çünkü sürekli faşizmle yönetilen bir ülkede, çevrecilik de bedel gerektirir. Oysa Sırrı Süreyya gibiler bedelin olduğu yerde olmaz, olamaz. Bu nedenle vatanımızın her karış toprağı, taşı, denizi, hayvanı, doğası, yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle canı pahasına savunan sadece devrimcilerdir.

‘’SANATÇI SIRRI SÜREYYA’’, HALKIN SANATINI YAPABİLMEK İÇİN HÜCRE HÜCRE ERİYEN İBRAHİM VE HELİN’İ ZİYARET DAHİ ETMEDİ!

Halkın örgütlü sanatçıları Helin Bölek ve İbrahim Gökçek’in ölüm orucu direnişi sürecinde, tüm dünyada sahiplenme büyürken Sırrı Süreyya Önder bir kez bile ziyaret etmedi!

Sanatçı, tarihsel ve siyasal olarak ilericidir. Emperyalizm döneminde ilericiliğin tek kıstası ise burjuvazi karşısındaki sınıfsal tutumudur. Antiemperyalist, antifaşist olup olmamaktır.

Elbette Sırrı Süreyya, antiemperyalist ve antifaşist sanatçı vasfını taşımaktan çok uzaktır. Ve böylesine ölümüne bir direniş sürerken emperyalizmin dokuz medya tekeline meydan okunup tarihsel bir zafer kazanılırken; Sırrı Süreyya elbette ortada yoktur.

AKP ile işbirliği yapan Sırrı Süreyya, ölüm orucundaki Halkın Avukatlarını ve Halkın Sanatçılarının mücadelesini savunamamıştır. Grup Yorum emekçilerinin telefonlarına “hastayım” bahanesiyle çıkmamıştır bile.

Elbette böyle bir kişiliğin taşıyacağı sıfat, sanatçılık değil gericilik ve işbirlikçiliktir!

HAPİSHANELERE VE SİYASİ TUTUKLULARA SIRTINI DÖNEN SIRRI SÜREYYA

Her fırsatta çok büyük bedeller ödediğini, yedi yıl hapishanede kaldığını anlatıp “mapusane edebiyatı” yapan Sırrı Süreyya Önder, birlikte aynı sıralarda oturduğu tutuklu milletvekilleri de dahil, faşizmin hapishane koşullarına ilişkin tek bir tavır göstermemiştir. Direnen Özgür Tutsakları ağzına dahi almayan Sırrı Süreyya, “yoldaşım” dediği Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ için de hiçbir şey yapmamıştır.

Sırrı Süreyya Önder’in misyonu, faşizmi meşrulaştırmaktır. Doğal olarak da halkın haklar ve özgürlükler mücadelesinin hiçbir yerinde yer almaz, faşizmin karşısında olmaz, olamaz!

Sırrı Süreyya’nın temel görevi emperyalizm ve oligarşinin politikalarını halklara “solculuk, demokratlık” adı altında benimsetmektir. SOL VE SOLCULUK, SIRRI SÜREYYA GİBİ DÖNEK SOLCULAR OLMADAN TASFİYE EDİLEMEZ ÇÜNKÜ!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER MİLLETVEKİLLİĞİ YAPTIĞI SÜRE BOYUNCA VERDİĞİ TEK SORU ÖNERGESİNİN KONUSU NEYDİ?

NEMFOMANİ!

Sırrı Süreyya Önder’den ‘Nemfoman’ filmi için soru önergesi: O kurul sansür kurulu mu? Türkçe’ye itiraf adıyla çevrilen 2013 yapımı Nemfoman (Nymphomaniac) filminin Türkiye’de gösterimi yasaklanınca, Sırrı Süreyya Meclis’te soru önergesi verdi.

Nymphomaniac yani hiperseksüalite; cinsel dürtüleri çok artmış ya da cinsel aktivitesi son derece sık veya aniden beliren kişileri nitelendirmek için kullanılan bir terimdir. Yani Sırrı Süreyya, sapıklık ve sapkınlığı konu alan filmi, 18 yaşın üzerindekiler neden izleyemiyor diye veryansın etti.

Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde şu soruları sordu:

“-Filmin yasaklanma gerekçesinin dayandırıldığı madde Kurul üyeleri tarafından nasıl yorumlanmıştır ve filmin bu maddede belirtilen ilkelere aykırılığı nasıl tespit edilmiştir?

-Bu karar verilirken gözetilen ölçütler nelerdir?

-Filme +18 yaş sınırlanması getirilebilecekken filmin ticari gösterimi ve dolaşımı yasaklanmıştır. Kurul filmin reşit olan bireyler için hangi açıdan sakıncalı olduğuna karar vermiştir?

-Kurul’un sanatta ifade özgürlüğü hakkını korumak yükümlülüğü var mıdır? Varsa bu hakkı nasıl korumaktadır?

-Kurul bir değerlendirme ve sınıflandırma kurulu yerine bir sansür kurulu olarak mı işlemektedir?’’

Düşünün ki Sırrı Süreyya için TBMM’de gündem yapacağı başkaca önemli ve öncelikli hiçbir sorun yok!

Kendisi yaptığı filmlerde de, kamyon şoförlüğü yaptığı süreçte gezdiği ambarlarda gördüklerinden senaryolar çıkarması, onun filmlerinin en “dokunaklı” halidir. Sırrı

Süreyya’nın halkla ilişkisi o ambarlarda başlayıp bitmiştir.

Dünya ve ülke halklarının yaşadıklarına sırtını dönen, halk ve devrimciler üzerindeki baskı, sansür, yasağı meşru gören Sırrı Süreyya’nın; TBMM’de varlık gösterdiği tek konu, cinsel sapkınlığı anlatan filmdir. Elbette bunu da unutmayacak, unutturmayacağız Sırrı Süreyya…

İDARİ AMİR VE MECLİS BAŞKANI SIRRI SÜREYYA

Sırrı Süreyya her zaman ne kadar “hümanist” olduğuyla, ‘’Hepimiz aynı gemideyiz, herkes için eşitlik, herkes için adalet’’ diye burjuva hümanizmiyle övünmüştür. Oysa burjuva ideolojisinin halka yönelttiği en etkili silahlardan ikisi bireycilik ve hümanizmdir. Sınıf mücadelesini yiyip bitiren iki mikroptur.

Sınıf bilincini terk eden, ezenlerin safına geçen dönek Sırrı Süreyya, kendisine yapılanlara kin duymadığı için halka yapılan zulme de zerrece kin duymamaktadır. O kadar ki, faşizmin halka zulüm karargâhı olan TBMM’de Meclis Başkanlığı görevini memnuniyetle yerine getirmiş, faşizmin zulmüne ortak olmuştur.

Kendisini tutuklayan, 38 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılayanlara hizmet ederek rüştünü ispatlamayı, amaç edinmiştir.

Meclis başkanıyken oturum sırasında kendisine parmak sallayarak tehdit eden AKP’li milletvekiline şöyle diyordu:

‘’Herkese Meclis’te en EŞİT davranan insanım.

38 kez ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanıyorum. Hakkımızdaki ferman, yarım saat-bir saat içinde açıklanmış olacak. 38 kez ağırlaştırılmış müebbet, affedersiniz boru değil. Hele böyle bir ortamda, yav bir şey olur olmaz, buradan adalet çıkar çıkmaz diyecek bir tane vekil varsa ikincisi de ben olayım.

Buna rağmen kendi sorumluluğumuzu bilip geliyoruz burada bu işi uhuletle, suhuletle yürütmeye çalışıyoruz.

Bu sayın milletvekilinin bilmesi gereken şu ki; ben parmak sallanacak biri değilim. 38 kez bu parmak değil, bir gürz olarak başımdan sallanırken ben gelip burada görev ve sorumluluğumu yerine getirmeye çalışıyorum.

O parmak sallayan sayın milletvekili de dahil olmak üzere hepsinin hukukunu korumak gözetmek, benim tüm kişisel görüşlerimden ve hassasiyetlerimden daha önde gelir.’’

“Kendi kişisel görüşüm/hassasiyetim” dediği, elbette sola, sosyalizme dair kırıntılardır; çünkü onun üzerinden prim yapmakta, oy toplamaktadır. Ama kan emici faşistlerin ve işbirlikçi burjuvazinin çıkarları bunlardan da önde gelir derken aslında, 38 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılandığı davadan beraat ettirin diye yalvarıyordu AKP’ye.

İŞBİRLİKÇİ BURJUVAZİNİN MAKBUL ADAMI, KÜRT MİLLİYETÇİLERİNİN SİLAH BIRAKIP TESLİM OLMASINDA EN ÖNDEKİ PİYONLARDAN SIRRI SÜREYYA…

Sırrı Süreyya’nın hastanede tutulduğu günlerde KCK adına yapılan açıklamada, Kürt milliyetçi hareketin, diline pelesenk ettiği “süreci baltalamak için” söylemi tekrarlandı. “Kürt sorunu tam çözülürken Sırrı Süreyya’nın hastalanmasının normal olmadığını söylüyorlardı. Öyle ya, onların sevgi kelebeği, barış güvercini Sırrı Süreyya’nın nasıl halkların kendi kaderini tayin hakkına düşman biri olduğunu şu sözlerle gizlemeye çalıştılar:

‘’Çünkü Sırrı Süreyya Önder değerli çalışmalar yürütmüş ve barış ve demokratik toplum sürecinin gelişmesinde ve sürecin buraya gelmesinde önemli katkısı olmuştur. Bu temelde Cumhurbaşkanı’ylayaptığı görüşme sonrası ve AdaletBakanı’yla yapacağı görüşme öncesibu durum da yaşanmıştır. Bu açıdanTürkiye’nin demokratikleşmesi veKürt sorunun çözümünden yanaolanların Sırrı Süreyya Önder’inçabalarının anlam ve değerini dahaderinlikli bilince çıkarması ve barış vedemokratik çözüm sürecinin gelişmesiiçin daha cesur ve daha fazlaçaba içerisinde olmaları gerekir.

Ameliyatı yapan doktorların da ifade ettiği gibi mevcut olay kolay gerçekleşen ve sık görülen normal bir durum değildir. Sırrı Süreyya Önder’in siyasi süreçte oynadığı rol dikkate alınırsa mevcut duruma kuşkuyla bakmayı da gerektiriyor. Çünkü Sırrı Süreyya Önder’in de aktif çaba harcadığı barış ve demokratikleşme sürecine karşıt olan iç ve dış güçlerin varlığı bilinmektedir. Burada bu kuşkumuzu da ifade etmeyi ve ilgili tüm güçlerin bu durumu aydınlatmak için gerekli çalışmaları yürütmeleri gerektiğini belirtmek istiyoruz. Zira böylesi durumların yaşanabileceğine dair Önder Apo da yapılan görüşmelerde önemle dikkat çekmiş, herkese dikkatli ve tedbirli yaklaşmalarını belirtmiştir. Dolayısıyla bu durum araştırılarak netleştirilmesi gereken bir olaydır.

Değerli Sırrı Süreyya Önder’in büyük emekleri ve çabalarıyla gelişen ve Önder Apo’nun tarihi ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısıyla’ geliştirdiği sürecin başarıya ulaşması için verdiğimiz çaba bundan sonra da aynen devam edecektir.

Hem Önder Apo’ya ve geliştirdiği sürece olan inancımız ve hem de dostumuz ve halkımızın davasına yoldaşlık eden değerli Sırrı Süreyya Önder’e verdiğimiz değer gereği bu çabamızı artırarak sürdüreceğimizi belirtmek istiyoruz. Kendisine bir kez daha acil şifalar diliyor, yüreğimizin değerli yüreğiyle birlikte attığını belirtiyoruz.’’

İŞTE SIRRI SÜREYYA’NIN ‘’BARIŞ’’ DEDİĞİKÜRT HALKININ MÜCADELESİNİN TASFİYESİ SÜRECİNİN ÖZETİ:

1 Ekim 2024, Bahçeli TBMM açılışında DEM Parti milletvekilleri ile selamlaştı

2 Ekim 2024, DEM Parti Genel Başkanı Tuncer Bakırhan: Toplumsal barışı savunan her eli tutmaya hazırız.

Devlet Bahçeli: DEM Parti’ye uzattığım el, milli birlik ve kardeşlik mesajıdır.

9 Ekim 2024, R.Tayyip Erdoğan: Uzattığımız elin değerinin anlaşılmasını ümit ediyoruz.

15 Ekim 2024, Devlet Bahçeli: Silahı bırakın, teslim olun.

22 Ekim 2024, Devlet Bahçeli: ‘’Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini açıklasın.’’

8 Aralık 2024: Suriye’de meşru yönetim ABD ve Türkiye eliyle yıkıldı, yerine HTŞ çetesi hükümete getirildi. Kürt milliyetçileri kısa süre içinde HTŞ yönetimini meşru gördüklerini açıkladı. Bir süre sonra her ikisinin kulağından tutan ABD aynı masaya oturtarak anlaşma imzalattı.

28 Aralık 2024: DEM Parti milletvekillerinden oluşan bir heyet İmralı adasına gitti, Öcalan ile görüştü.

29 Aralık 2024, Öcalan’ın mesajı açıklandı: Türk-Kürt kardeşliğini güçlendirmek tarihi bir sorumluluktur. Sürecin başarısı için tüm siyasi çevreler yapıcı olmalı.

-Ocak 2025, DEM Parti heyeti TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve Devlet Bahçeli’yi ziyaret etti. Bahçeli, İmralı ziyaretini hayırlı bulduğunu ve derhal silah bırakma çağrısı beklediğini söyledi. ‘’Ortada yeni bir çözüm süreci yok’’ dedi. Demek ki, sürecin adı Çözüm Süreci değildi.

-8 Ocak 2025, Hakan Fidan; PKK-YPG Suriye’den çıkmazsa askerî harekât yaparız…

-22 Ocak 2025… Artık deniz sakin koster sağlam… DEM Parti heyetinden İmralı’ya ikinci ziyaret gerçekleştirildi. Hiçbir açıklama yapılmadı.

-28 Ocak 2025, AKP Sözcüsü Ömer Çelik: Bu bir pazarlık değil. Beklenen terör örgütünün tasfiyesiyle ilgili çağrının ortaya çıkması.

R. Tayyip Erdoğan: 40 yıllık terör belasını bitireceğiz. Terörsüz Türkiye hedefine ulaşacağız.

-20 Şubat 2025, Sırrı Süreyya Önder; IKBY temaslarının olumlu geçtiğini söyledi. Görüştüğümüz herkesten büyük coşku ve hüsnükabul gördük… dedi.

-23 Şubat 2025, Tayyip Erdoğan: Yeni bir dünya kurulurken terörün gölgesi tamamen kalkmalı.

-27 Şubat 2025, Öcalan çağrı yaptı. Adına Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı dendi: …devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.

-28 Şubat 2025, R. Tayyip Erdoğan: Dün itibariyle yeni bir safhaya geçilmiştir.

-1 Mart 2025: PKK Öcalan’ın çağrısına uyacağını açıkladı. Ateşkes ilan etti.

-3 Mart 2025; Sırrı Süreyya Önder, Bahçeli için ‘gördüğüm en zarif insanlardan biri…’ dedi.

-3 Mayıs 2025, Sırrı Süreyya Önder öldü.

-8 Mayıs 2025, Öcalan: Kongrede olup olmamama takılmayın, bir an önce fesih toplantısını yapın.

-9 Mayıs 2025, PKK kongreyi topladı. Kongrede kendini feshetme kararını açıkladı. Törenle silahlarını yaktı.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yayınladığı mesajında,

‘’Sırrı Süreyya Önder, yapıcı kişiliğiyle ülke gündemine hem renk hem denge hem de güzellikler kattı. Sanatçı ve bilge karakterini, hayatının son günlerinde ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine, barış ve kardeşliğin hüküm süreceği Türkiye’ye adadı. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Ailesinin ve sevenlerinin başı sağ olsun, geride kalanlara Allah sabır versin.’’  ifadelerini kullandı.

EMEP’li Sevda Karaca, Meclis’teki anma konuşmasında ‘’Garibanların Abisi’’ dedi.

Kızı ise ‘’Kendisine ikinci bir kazak alamayan, evi, malı, mülkü olmayan’’ biri olarak tanımladı.

YALAN, YALAN, YALAN!

SIRRI SÜREYYA’NIN SERVET SAHİBİ KIZI VE DAMADI

Sırrı Süreyya Önder, ne ideolojik ve kültürel olarak ne de sınıfsal olarak halktan yanadır, halkçıdır. Yaşam tarzı, tercihleri, alışkanlıkları tamamen düzen içi olmuştur hep.

Damadı, 86ENT isimli şirketin sahibi olarak, onlarca tesis ve ticarethanenin ortağıdır. Kızı Ceren Önder Özdemir de reddetmiyor bunları ve ‘’işletmesi bizde, tapusu değil’’ diyor.

İnşallah tapusu da sizin olur, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yersiniz…

86ENT Şirketinin Yıllara Göre Genişleme ve Marka Açılışları

Şirketin resmi web sitesinde veya kamuya açık kaynaklarda, her bir mekanın açılış tarihine dair spesifik bilgiler bulunmamaktadır. Ancak, 86ENT’in büyüme stratejisi ve marka portföyü hakkında genel bilgiler mevcuttur.

2014: Şirketin kuruluş yılıdır.

2024: Tüm markalar, 8 Mart

2024 tarihinde tek bir çatı altında toplanmıştır.

Şirketin resmi web sitesinde listelenen markalar ve faaliyet gösterdikleri bölgeler aşağıdaki gibidir:

Alaçatı / Çeşme:

1)Ahali Alaçatı

2)Alaçatı Beach Resort

3)Alaçatı 11 Beach

4)Cherry on Top

5)Loge

6)Panayır Alaçatı

7)Veranda Alaçatı

İstanbul:

1)Ahali Teşvikiye

2)Servant

3)Avlu Ocakbaşı

4)Veranda Pera

Bodrum:

1)Sand & Salt

2)Veranda Yalıkavak

Bu lüks mekânlar, şirketin resmi web sitesinde listelenmiştir.

BABASI DEĞİRMENCİ, KENDİSİ SERVET SAHİBİ… SIRRI SÜREYYA’NIN DAMADI YASİN CEM KANDEMİR, NASIL SERVET SAHİBİ OLDU?

Kimin damadı olduğunu hatırlamak, halkımızın deyimiyle “Ankara’da dayısı” olmayanın, başkasının emeğini sömürmeyenin, haksızlık, yolsuzluk yapmayanın servet sahibi olamayacağı gerçeğini hatırlamak; sanırız bu serveti açıklamaya yeter.

Ceren Önder Kandemir ile evli olan Yasin Cem Kandemir’in babası İsmail Kandemir, uzun süre Sakarya Erenler’de un değirmeni işleterek yaşamını sürdürmüştür. Yani kızının ve damadının lüks yaşamı, aileden değil sömürüden gelmektedir.

Sonuç Olarak;

1)Sırrı Süreyya Önder ‘’Garibanların Abisi’’ ya da halktan biri değildir. O halka dair tüm değerlerini satmış bir dönektir.

2)Halkını ve vatanını sevmeyen, emperyalizme ve faşizme kin duyamaz! Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’de NATO eliyle kurulan ve Ülkü Ocakları-MHP kurdurularak yasallık kazandırılan kontrgerillayı, halk düşmanlarını aklamıştır. Faşistten ‘’zariflik’’ çıkarmaya çalışmış, MHP’nin tescilli halk düşmanı başkanı Devlet Bahçeli için ‘’GÖRDÜĞÜM EN ZARİF İNSANLARDAN BİRİ’’ diyebilmiştir. O ‘’zarifler’’ 1977’de Taksim’de, Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta, Gazi’de halkı katletmiştir.

3)Grup Yorum’un yaptığı F Tipi Film’de yer alması, onu ilerici yapmaya yetmez. Tüm yaşamını, ezen ile ezilen sınıfı karıştırıp barıştırmaya vakfetmiş, Kürt halkının gelecek umutlarını satmış birinden ilericilik çıkmaz!

4)Ne Sırrı Süreyya’nın ‘’demokrat-solcu’’ geçmişi ne de ölmüş olması, yaptıklarını aklamaya, suçlarını gizlemeye yetmez! O iflah olmaz bir sivil toplumcu, bir ihanetçidir! Anadolu ve dünya halkları onu hep böyle hatırlayacak!

Dipnot:

1)Sırrı Süreyya Önder’in ilk tutuklanması, Liseli DEV-GENÇ’li olarak Bağımsız Kıbrıs ve Maraş Katliamı’nı protesto nedeniyle olmuştur.

2)Gazeteci Soner Yalçın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Süreyya Önder’e, kabzasının üzerine “SS” harflerini işlettiği Browning marka bir tabanca hediye ettiğini açıkladı.

3)15 Nisan 2025’te kalp krizi geçiren Sırrı Süreyya, özel bir hastanede 12 saat süren bir ameliyatın ardından ölene kadar hastanede tutuldu. An an canlı yayınlardan sağlık durumu hakkında bilgi verildi, kapısında nöbet tutuldu. Halktan hiç kimsenin böyle “dostları”, özel hastanelerde özel muamele ile günlerce tutulma lüksü yoktur.

4)Sırrı Süreyya Önder’in 1992 doğumlu burjuva özentisi kızı, ikinci eşi Yasin Cem Kandemir’in “ENT86 Turizm Anonim Şirketi’nin sadece işletmesi”ne sahip olduğunu söylüyor. Allah daha çok versin…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Benzer Yazılar