11. Yargı Paketi’nde Kendini Feshedenlere Af ve İndirim, Bağımsızlık İsteyenlere Devrim ve Sosyalizmde Israr Edenlere ise Faşizm!

İDDİA: PKK’LİLER AF İLE SERBEST BIRAKILACAK, DHKP-C’LİLER HAPİSTE TUTULACAK!

YENİ YASA TASARISI İLE KENDİNİ FESHEDEN ÖRGÜTLERE AF GETİRİLECEĞİ, DHKP-C DAVASINDAN TUTUKLU VE HÜKÜMLÜLERİN BUNUN DIŞINDA TUTULACAĞI SÖYLENİYOR.

NEDEN?

ÇÜNKÜ DHKP-C KENDİNİ FESHETMİYOR, SİLAHLI MÜCADELENİN TASFİYESİNE KARŞI ÇIKIYOR, DHKP-C SÖMÜRÜ VE ZULÜM ALTINDA EZİLEN HALKLARIN BAĞIMSIZLIK VE SOSYALİZM İÇİN SAVAŞMALARINI DİRENMELERİNİ MEŞRU GÖRÜYOR VE HALKLARA DİRENİŞ VE SAVAŞ ÇAĞRISI YAPIYOR.

DİRENMEYENLER, SAVAŞMAYANLAR, ÖRGÜTSEL YAPISINI FESHEDENLER SERBEST BIRAKILACAK, DÜZEN İÇİ POLİTİKA YAPMALARININ ÖNÜ AÇILACAK.

BUNLAR ARACILIĞIYLA FAŞİZM MEŞRULAŞTIRILACAK,

SÖMÜRÜ DÜZENİ MEŞRULAŞTIRILACAK.

KÜRT VE TÜRK HALKLARI SÖMÜRÜLMEYE, ZULÜM ALTINDA ADALETSİZ YAŞAMAYA DEVAM EDECEK ANCAK PKK VE DİĞER KENDİNİ FESHEDENLER DÜZENLE UZLAŞMA İÇİNDE OY AVCILIĞI YAPACAK, EMPERYALİZMİN ÇIKARLARININ BEKÇİLİĞİNİ YAPACAKLAR.

ABD PKK’YI MEŞRULAŞTIRMA, DHKP-C’Yİ YOK ETME KARARI ALDI.

ÇÜNKÜ PKK ABD ÇIKARLARINA KARŞI OLMADIĞINI AÇIKLARKEN DHKP-C ABD’NİN TÜM POLİTİKALARININ KARŞINA ÇIKTI, TEŞHİR ETTİ.

“ÖRGÜT AFGANİSTAN İŞGALİNİ AÇIKTAN ELEŞTİRDİ” DİYEREK YOK ETME KARARI ALDILAR.

PKK SURİYE’DE İŞBİRLİĞİ YAPTI, BU İŞBİRLİĞİNİ HER YERDE YÜRÜTMEK İSTİYOR,

ABD’NİN KANATLARI ALTINDA OLMAK İSTİYOR.

ABD İSE PKK’Yİ “YÜZYILDIR ARADIĞIMIZ İŞBİRLİĞİNİ BULDUK” DİYEREK ÖVÜYOR,

BUNLARDAN BİR ORDU YARATIYOR, ORTA DOĞU’DA, AFRİKA’DA KULLANACAĞI BİR ORDU.

BİR PROJE ÜRETTİ VE BUNU MHP İLE UYGULAMAYA KOYDU.

PKK BU PROGRAMA BOYUN EĞDİ, KENDİNİ FESHETME KARARI ALDI.

ÖDÜL İSE AF!

ÖDÜL BURJUVA SİYASETİ YAPMALARININ ÖNÜNÜN AÇILMASI…

19-22 ARALIK KATLİAMI’NDA ÖCALAN DİRENMEYEN PKK TUTSAKLARI İÇİN “FARKIMIZI KOYDUK İYİ OLDU” DEMİŞTİ. İŞTE FARKINI KOYMANIN GELDİĞİ NOKTA VE ALDIĞI ÖDÜL.

BU SÜRECİN ADINI ÖCALAN “DEMOKRATİK ENTEGRASYON” OLARAK,

OLİGARŞİ İSE “MİLLİ KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ” OLARAK KOYDU.

DEMOKRASİLERİ YALNIZCA TESLİM OLANLAR İÇİN,

TESLİM OLMAYANLARA, KENDİNİ FESHETMEYENLERE İSE FAŞİZM…

BU ÜLKE EMPERYALİZMİN YENİ SÖMÜRGESİ BİR ÜLKEDİR VE YENİ SÖMÜRGE ÜLKELER SÖMÜRGE TİPİ FAŞİZMLE YÖNETİLİR.

PKK’NİN TESLİMİYETİNDEN DEMOKRASİ DOĞMAZ,

BU TESLİMİYET SADECE EMPERYALİZMİ VE OLİGARŞİYİ GÜÇLENDİRECEKTİR.

EMPERYALİZMİN SÖMÜRÜSÜ DAHA DA DERİNLEŞECEK,

FAŞİZM İSE HALKA KARŞI DAHA DA PERVASIZLAŞACAKTIR.

TESLİMİYET VE UZLAŞMA NEDENİYLE ÖDÜLLENDİRİLENLER İSE EMPERYALİZMİN HİZMETİNDE BİR YENİ SÖMÜRGECİLİK ORDUSU OLARAK KULLANILACAKTIR.

*

ABD PROJESİ İŞLEMEYE DEVAM EDİYOR:

11. YARGI PAKETİ’NDE YAPILACAK DÜZENLEMELERLE KENDİLERİNİ FESHEDENLERE AF VE İNDİRİM GETİRİLMESİ AMAÇLANIYOR

BAĞIMSIZLIK İSTEYENLERE, DEVRİM VE SOSYALİZMDE ISRAR EDENLERE İSE FAŞİZM!

AKP iktidarı ve Kürt milliyetçi hareket, ABD’nin önlerine koyduğu tasfiye sürecini hız kesmeden sürdürüyorlar. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Terör elebaşı gelsin Meclis’te konuşsun, terör belası bitsin” açıklaması ile başlatılan süreç, AKP iktidarı ile Öcalan, PKK ve DEM Parti arasında, ABD’nin denetiminde yapılan görüşmeler ve alınan kararlarla devam ettiriliyor.

Bu tasfiye sürecinin önemli dönemeçlerinden birisi PKK’lı bir grubun Kuzey Irak’ta MİT denetiminde silahlarını ateşe atarak yakmasıydı. Bunun ardından kimi grupların silahlarını bırakarak teslim olduklarına dair açıklamalar çıktı.

Öcalan, Devlet Bahçeli, PKK yöneticileri ve Tayyip Erdoğan sürece ilişkin çeşitli açıklamalar yaptı. Bu açıklamaların özünde; “milli kardeşlik, milli entegrasyon, birlik, demokrasi” kelimeleri en çok kullanılan kelimeler oldu. Öcalan sürecin adını; “Toplumsal entegrasyon’’ olarak koyarken oligarşi cephesi; “Terörsüz Türkiye” koydu. Ortak isim ise TBMM çatısı altında “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” olarak belirlendi.

Bu komisyon, tasfiye sürecinin yasal siyasal zeminini oluştururken komisyondan geçirilerek Meclis’e getirilen düzenlemelerle ve yasa değişiklikleriyle sürecin hukuki zemini oluşturuluyor.

AKP’NİN MECLİS’E SUNDUĞU YASA TASLAĞINDA NELER VAR?

AKP’nin, 11. Yargı Paketi’ne ilişkin dokuz ana bölümden oluşan raporunu komisyona AKP milletvekili Mustafa Şen sundu.

Mustafa Şen, partisinin 50 sayfalık raporunu özetlerken;“Örgüt kendini feshettiyse suç ortadan kalkar. Hüküm giymişlerde de bu suç düşer. Yargılama süreci devam ediyorsa orada da mahkeme düşer. Kişilerin topluma kazandırılması, iş, belki mesleki eğitim, psikolojik destek konularında devlet gereğini yerine getirmeli. Terör örgütü kendi varlığına son vermiştir ve dolayısıyla o sebeple bir belediyeye, bir yerel yönetime kayyum atanmışsa artık uygulamanın düşmesi gerektiği kanaatimizi paylaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

Şen’in açıklamalarından bazı bölümleri alırsak:

“Metnimizin biz sonuna geldik, 50 sayfalık bir metin ortaya çıktı. Metnimiz bir siyasi tutum belgesi olarak hazırlandı öncelikle onu söylemek isterim.”

“…Diğer taraftan, komisyonumuzun ismindeki ‘milli’,  ‘dayanışma’,  ‘kardeşlik’ ve ‘demokrasi’ gibi kavramların izlerinden giden bir metin.”

“Dördüncü bölümde, terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge bahsine girdik zira kastımız sadece Türkiye’de terörün sona erdirilmesi ya da PKK’nın silah bırakması, kendini tasfiye etmesi değil, çok daha ötesinde bölgenin terörden arındırılması, çok çok daha ötesinde ise ülkenin ve bölgenin terör potansiyelinin sıfırlanması amacını vurgulamaya çalıştık.”

-“Beşinci maddede, ilkesel eşik olması gerektiğini belirterek tespit ve tescil süreçlerinin yani yapılacaksa bir hukuki düzenlemenin buralara dayanması gerektiğini, bunun içinde her şeyden önce bir eşiğin belirlemesi gerektiğini vurgulamaya çalıştık, şöyle ki malumu aliniz, iki temel görüş serdedebilir, iki aşırı uç serdedilebilir, söylenebilir: Bir; örgüt silahlarını bıraksın, her şeyi bitirsin, sonra kanun çıksın ya da siz kanunu çıkarın, onlar da gelirler, bırakırlar. Bunun ikisinin de olamayacağını biliyoruz, yıllar sürer bu.

Onun yerine terör örgütünün kendisini feshettiğini, kendi varlığına son verdiğine devletin ilgili birimlerinin somut delillerle ‘Buraya kadar gelindi, terör örgütünün artık bu işleri bıraktığının çok anlamlı bir vesikasıdır’ dediği yerde devletin ilgili otoritesinin ‘Bundan sonrasında terör örgütü yoktur, gerekli kanuni düzenlemeler yapılabilir’ demesi hâlinde Meclis’in kendi iradesiyle -tabii ki isterse- bu kanunu çıkarabileceğini belirtmeye çalıştık. Yani en başta kanun çıkar ya da ‘hele bir gitsin bakalım ne oluyor’ -ki uluslararası süreçler öyle- beş sene mi olur, on sene mi olur? Oraya bırakılmaması gerektiğini belirtmeye çalıştık hızlı yol almak için.”

“7. Madde hukuki düzlem. Dediğim gibi, bu bir hukuk metni değil bu bir tutum belgesi fakat bu bir öneri, rapor da değil. Lakin hukuki bir bölümü de olmak zorunda zira diyelim ki Genel Kurul, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuyla ilgili bir kanun çıkartmak istedi, ona ilham verecek bazı içerikler de bu metinde var.

Şöyle ki: Örgüt üyeliği bir suç; örgüt kendini feshettiyse suç ortadan kalkar. Yardım ve yataklık yapmıştır, örgüt üyesi değildir, çok açıktır ki örgüt kendini feshettiyse -o tescil yapıldıktan sonra ama bunlar- yardım ve yataklıktan suçlama da düşer. Bu, dışarıda olanlar için, hüküm giymişse aynı şekilde hüküm giymişlerde de bu suçlar düşer. Aynı şekilde, aynı suçtan yani yardım ve yataklıktan ya da üyelikten yargılanma süreci devam ediyorsa orada da mahkeme düşer. Fakat bunlara ‘Beş yıllık adli takip olması şartıyla’ diye bir ibare koyduk, önerimiz bu şekildedir.

Örgüte üyeliğin dışında terör faaliyetlerine bulaşmış kişilerin içeride olanlarına ve halihazırda içeride değil de dışarıda yaşamını devam ettirenlerine, Türkiye’de bulunmaları halinde dışarıdakilere de içeridekilere gibi Türk Ceza Kanunu’nun geçerli olacağını ancak örgütün kendini feshetmesi sebebiyle, silahlarını teslim etmesi sebebiyle ve kendi varlığına son vermesi sebebiyle kamu vicdanını incitmeyecek cezai indirimler düşünülebilir. “

“Yine, aynı şekilde süreçler demokratikleşme adımlarının daha da ileriye götürülmesi şeklinde devam ettirilmelidir. Bu meyanda önerilerimiz, Seçim Kanunu’nun, Siyasi Partiler Kanunu’nun Yerel Yönetimler Kanunu’nun ve ilgili idari mekanizmaların daha da fazla demokratikleştirilmeleridir.

Misal; terör bitmiştir, terör faaliyetleri bitmiştir, terör örgütü kendi varlığına son vermiştir ve dolayısıyla o sebeple bir belediyeye, bir yerel yönetime kayyum atanmışsa artık uygulamanın düşmesi gerektiği kanaatimizi paylaşıyoruz.”

AKP’nin komisyona getirdiği program açıkça sosyalizmin ve devrimin tasfiyesini amaçlıyor. Ne diyor Mustafa Şen; mesele PKK değil diyor, mesele “terörün” tümden yok edilmesi, hatta Orta Doğu’da yok edilmesi diyor.

Bu açıklama sürecin ABD tarafından programlandığının kanıtıdır. ABD, Orta Doğu’da kendi çıkarlarına uygun bir düzen kurmak, yeni sömürgecilik ilişkilerini oturtmak ve kabul ettirmeyi amaçlıyor. PKK’ya silah bıraktırılarak Türkiye oligarşisi ile uzlaştırılması bu amaca hizmet edecek.

Bunun için iki karşıt tarafı bir araya getirip anlaştırması gerekiyordu. Şu anda bunu yapıyorlar. Bunu PKK’ya kabul ettirdiler ve Kürt halkına kabul ettirmek için PKK tutuklu ve hükümlülerini serbest bırakacaklar. Bunların sistemle uyumunu sağlayacaklar. Türk halkına da “bakın terör belasından kurtulduk”, “biz Kürtlerle kardeşiz, bugüne kadar birileri bunu bozdu ama biz yeniden kardeşliği kuracağız” diyecekler.

Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen “İlim Yayma Ödülleri” töreninde yaptığı konuşmada; “Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla birbirinden güç alarak yalnızca kader değil keder birliği yapan bu milleti bölmeye uğraştılar. Ne yazık ki bir dereceye kadar başarılı da oldular. Filistin, Suriye, Çanakkale’de bizimle omuz omuza çarpışan Arap kardeşlerimizi‘bizi sırtımızdan vurdular’ diyerek bizi düşman haline getirdiler. (….) ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinde aynı oyunun sahnelenmek istendiğini görüyoruz. Ülkemiz ve milletimizle birlikte inşallah tüm bölgenin kaderini değiştirecek, bu stratejik hamlemizin kimleri rahatsız ettiğinin tabii ki farkındayız. Onlara sadece şunu söylüyorum, bu sefer muvaffak olamayacaksınız. Allah’ın yardımı aziz milletimizin duasıyla inşallah bu sefer hep birlikte başaracağız.”

Erdoğan diyor ki; biz aynı milletiz, kaderimiz de kederimiz de aynı. Bugüne kadar bizi başkaları böldü şimdi artık buna izin vermeyeceğiz, diyor.

AKP, Amerikan programını hayata geçirirken milli, kardeşlik, kader, keder birliği kelimelerini kullanıyor, bunlarla halkı ikna edecek. Böylece PKK’lı tutuklu ve hükümlülerin salıverilmesini de kabul ettirecek.

KENDİNİ FESHEDENLER AFFEDİLECEK, DİRENENLERE ZULMEDİLECEK

AKP’nin önergesi ne diyor; kendini fesheden örgütten ceza alanların örgüt üyeliği de düşer diyor. Yani kendini feshedenler, tasfiyeyi, Amerikan askeri olmayı, faşizmle kucaklaşmayı kabul edenler affedilecek.

Temel nokta kendini feshetmektir. Örgütsel varlığını feshetmeyi kabul etmek ne demektir? Tüm geçmişini, tarihini, şehitlerini inkâr etmek demektir. Yıllarca“Kürdistan Türkiye’nin işgali ve sömürgesi altında” propagandasıyapan PKK bugün “sosyal entegrasyon”diyor, “kardeşlik” diyor. Ne oldu, Türkiye’nin işgali sonmu buldu, Kürdistan artık sömürge değil mi, işgal altındadeğil mi? Yoksa artık Kürdistan diye bir vatan yok mudiyecekler?

Tabi emperyalizm ve oligarşi açısından önemli olan PKK’nın kendini feshetmeyi ve Türkiye oligarşisi ile birlikte ABD politikalarına hizmet etmeyi kabul etmiş olmasıdır. ABD’nin Orta Doğu, Asya ve Afrika’daki planları oldukça kapsamlıdır. Rusya, Çin, İran, Yemen, Filistin, Lübnan başta olmak üzere pek çok ülke hedefindedir. Bu nedenle de işbirlikçilere ihtiyacı var. Kürt milliyetçi hareketini arkasına almış bir Türkiye oligarşisi bölgede Amerikan politikalarını çok daha güçlü bir biçimde yürütecektir.

AKP’nin komisyona sunduğu programda da belirtildiği gibi, mesele sadece PKK’nın teslimiyeti kabul etmesi değildir. Teslimiyet ve tasfiyeyi herkese dayatıyorlar. Kabul edene af getirecekler, kabul etmeyene ise zulmedecekler. Her kim ki tasfiye sürecinin karşısında yer alacak, zulümlerden zulüm beğenecek. Kupu Tipi Hapishaneleri inşa etmelerinin nedeni de budur. Kuyu Tipi Hapishaneleri ideolojik teslimiyet aracı olarak kullanacaklar. Mustafa Şen, meseleyi Türkiye ile de sınırlı tutmuyor, bütün bölgenin hedeflerinde olduğunu söylüyor. “Terörün tüm bölgede bitirilmesi” diyor. Yani bölgedeki direniş güçlerine, bağımsızlığı savunanlara karşı bir programdan bahsediyorlar.

Anlaşıldığı üzere ABD bu programı AKP, MHP, PKK üçlüsüyle ve bunların kuyrukçusu olmayı kabul edenlerle yürütecek.

HEDEFLERİNDE DEVRİM MÜCADELESİNİ, DİRENENLERİ, BAĞIMSIZLIK İSTEYENLERİ YOK ETMEK VAR ANCAK BAŞARAMAYACAKLAR

Hedefleri açık:

-Devrim mücadelesi yürüten kimse kalmasın

-Bağımsızlık isteyen kimse kalmasın

-Direnen kimse kalmasın

Ancak başaramayacaklar!

Ne devrim ve sosyalizm mücadelesini ne bağımsızlık özlemini ne direnenleri yok etmeyi başaramayacaklar. Emperyalizmin sömürüsü devam ettiği sürece, dünyada zengin sınıflar ve yoksul sınıflar olduğu sürece bu kavga bitmeyecek.

Devrimcileri yok edemeyecekler.

Çünkü devrimciler halktır. Devrimcileri ve devrim mücadelesini yok edebilmeleri için halkı yok etmeleri gerekir.

Hayır!

Yapamazlar. Halkı yok edemezler.

Biz tüm dünyaya 2000’lerin başında ilan ettik. TEK BAŞIMIZA KALSAK DA DİRENECEĞİZ.

SONUNA, SONUNCUMUZA KADAR DİRENECEĞİZ.

İşte direniyoruz. OHAL koşullarında sadece biz direndik, tek başımıza direndik. Kuyu Tipi Hapishanelere karşı sadece biz direndik, tek başımıza direndik, direniyoruz.

Biz direnmeye devam edeceğiz. Uzlaşan uzlaşacak, tasfiye olan olacaktır. ANCAK DEVRİM KAVGASI, BAĞIMSIZLIK KAVGASI ANADOLU TOPRAKLARINDAN SÖKÜLÜP ATILAMAYACAK.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Benzer Yazılar