Home Eğitim Devrimci Mücadelenin Etkisi Altında Kalan Bir Belediye Başkanı Örneği Vedat Dalokay ve...

Devrimci Mücadelenin Etkisi Altında Kalan Bir Belediye Başkanı Örneği Vedat Dalokay ve İHALECİ BELEDİYELER

0

AZİZ İHSAN AKTAŞ’A AKP’DEN VE CHP’DEN 594 İHALE

ŞİRKETLEŞEN BELEDİYELER

BİRER TİCARETHANEYE DÖNMÜŞ BELEDİYELER

İHALE ÜSTÜNE İHALE, RÜŞVET ÜSTÜNE RÜŞVET!

ÇALINAN İSE HALKIN ALIN TERİ!

Yüzlerce öğrencinin yıllık okul masrafını karşılayacak kadar para, sözde bizim haklarımıza sahip çıkması gereken CHP gibi partilerin milletvekillerinin ve belediye başkanlarının cebine iniyor.

Başta AKP’nin ve CHP’nin siyasetçileri her türlü lüks ve konfor içinde yaşarken halkımız ekmek kuyruklarında bekliyor, emeklilerimiz halk pazarında, pazar artıklarını kollamak zorunda kalıyor.

Tutuklanan Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek, oğlu Gökhan Böcek üzerinden rüşvet alarak AKP’li belediyelerin işlediği suçların aynısını işlemiştir. Mevlana Petrol’ün sahibi Ali Yılmaz için 582 milyon TL değerindeki ihaleyi akladılar. Bunu nasıl yaptılar? İhaleyi alacak olan şirketten yani Mevlana Petrol’den yüklü miktarda rüşvet kabul ederek.

Halkımız CHP gibi partilerden herhangi bir beklentiye girmeyin.

AKP faşizminin batırdığını CHP kurtaramaz.

Çünkü Sosyal demokrasi faşizmin ikiz kardeşidir!

Bir belediyenin işi ne?

Hiç düşündük mu bunu?

Bugünlerde özellikle haberlerden düşmüyor

* AKP DÖNEMİ:

BELEDİYE ŞİRKETLERİNİN SAYISI VE SERMAYE YAPILARI GENİŞLETİLMİŞTİR

* CHP DÖNEMİ (2019 SONRASI):

ŞİRKETLERİN CİROLARINDA BÜYÜME KAYDEDİLMİŞTİR

(ÖRNEĞİN; FORTUNE 500 LİSTESİNE GİREN 12 ŞİRKET İBB ŞİRKETİDİR.)

FORTUNA 500 NEDİR? Fortune 500; Fortune Dergisi Tarafından Hazırlanan ve Yayınlanan Yıllık Bir Listedir. Listede, ABD’deki En Yüksek Net Ciroya Sahip 500 Kurum Sıralanır.

GERİSİNİ SİZ TAHMİN EDİN…

CHP İLE AKP ARASINDA FARK VAR MIDIR?

belediyelerle ilgili konular ve olaylar. Baktığımızda o haberlere sanki birer şirketin yolsuzlukları hakkında konuşuluyor diye düşünülebilir.

Gerçek şu ki bizim ülkemizde bugün belediyeler burjuva siyasetçilerin, başta belediyelere bağlı şirketleriyle, beşli çetelerle ve mafya artıklarıyla para aklamak, rüşvet yemek ve halktan çalmak için kullandıkları birer araç haline dönmüştür.

Hatırlayalım; daha dün ‘İhaleye fesat karıştırmak’ ve ‘rüşvet’ten dolayı tutuklanan Aziz İhsan Aktaş’ın AKP’den ve CHP’den 594 ihale aldığı açıklandı. 18 CHP’li belediye başkanı bu ihaleler yüzünden tutuklandı, belediyelere kayyumlar atandı.

Belediyecilik dediğimiz şey; belediye halkının en temel ihtiyaçlarının hizmet şeklinde karşılanmasıdır.

Çöp toplamaktır, halka temiz su sağlamaktır, elektrik sağlamaktır, doğalgaz sağlamaktır. Yani belediyeler teoride halka hizmet etmek için varlar.

DEVRİMCİ MÜCADELENİN ETKİSİ ALTINDA KALAN BİR BELEDİYE BAŞKANI ÖRNEĞİ

Bizim ülkemizde bunun en somut örneği 1973 yılında yüzde 62 oy ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini kazanan Vedat Dalokay olmuştur. Vedat Dalokay’ın belediye başkanlığı döneminin büyük kısmı bu temel ihtiyaçları karşılamakla geçmiştir. Yani bir belediyecilik olması gerektiği gibi olmuştur. Halkın temel ihtiyaçlarına hizmet etmek dışında; Dalokay dönemindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi yeni kurulan parklarla, meydanlarla, heykellerle halkın dinlenme, eğlenme vb. haklarını da gözetmiştir. Ama Dalokay belediyesi onunla da kalmamıştır; 28 Temmuz 1975 tarihinde ücretlerini alamayan Ankara Belediye işçileri direnişe geçerler. Vedat Dalokay da bu işçilerin haklarını daha fazla gasbetmek, sözleşmelerine son vermek, onları kapı dışına koymak yerine direnişlerine omuz verir, onlarla beraber direnişe geçer ve üç günlük açlık grevi başlatır.

Başka Ne Yapmıştır Vedat Dalokay?

1975 yılı Eylül sonunda İspanya’da faşist Franco devletinin beş ETA üyesini idam etmesi üzerine, protesto için İspanya Büyükelçiliği’ne su, doğalgaz, elektrik verilmeyeceğini ve çöplerin toplanmayacağını açıklamıştır.

Bu kararını bir mektupla İspanya Büyükelçiliği’ne bildiren Vedat Dalokay, “Yedi gün İspanya Büyükelçiliği’ne su, doğalgaz, elektrik yok. Ankara halkı, özgürlük mücadelesi veren İspanyol halkını desteklemektedir” demiştir. Sonrasında Vedat Dalokay hakkında DGM (Devlet Güvenlik Mahkemesi) tarafından soruşturma açılmış, 2-8 yıl hapsi istenen Vedat Dalokay, ilk duruşmada beraat etmiştir.

Vedat Dalokay, savunmasında; “Benim davranışım bir şairin, bir bestecinin, bir ressamın davranışı gibidir. Benim sanatçı ruhum bu idamları kabul etmiyor.

Baş koparıp atmadık. Nihayet suyunu kestik!

Mektubu da İspanyol halkının yanında olduğumu belirtmek, üzüntü duyduğumu ifade etmek için yazdım. O yöneticiler 1936 yılından beri bir milyon insanın canına kıydılar.

Bu davranışım suç niteliği taşımıyor. Etimle, kemiğimle canlarının yanındayım. Yasalar ne derse desin, ben azılı suçluyu dahi temize çıkaracak yönü görmek istiyorum.

Savcının burada yargılatmak istediği İnsan Hakları Beyannamesi’dir.” demiştir.

NERDEN GELİYOR BU SİYASİ GÜÇ

Bir belediye başkanına emekçiler için açlık grevi yapma, faşizme net tavır alma, belediyeyi bir devletin suçlarını cezalandırmak için kullandıran cüreti nereden gelir?

Mahkeme kürsüsünde dahi tek bir adım geri atmayan Dalokay, bu gücü nereden aldı?

BU CÜRET KIZILDERE’NİN YAYDIĞI CÜRETTİR

Bu antiemperyalist, antifaşist damarı insanların ruhuna aşılayan Kızıldere’de Mahir Çayanların gücüdür.

Kızıldere sadece devrimci örgütlerin doğmasına sebep olmamıştır. THKP-C’nin ilk eyleminden yani İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom’un cezalandırmasından Kızıldere’ye kadar sadece bir (1) yıl içinde Türkiye ve dünya halklarını derinden sarstı. Her eylemi emperyalizmi hedef göstermiştir. Sıkılan her kurşun Anadolu topraklarını işgal eden ABD’ye yönelmiştir. Yani Mahir Çayan ve yoldaşları hep antiemperyalizmi ve enternasyonalizmi öne çıkarmıştır. Çünkü amaç halka ülkemizin bir yeni sömürge olduğunu anlatmaktı. Aynı zamanda emperyalizme bir cevap verebilmekti. Kızıldere direnişinden sonra halkın tepkisi, Ecevit’le Erbakan’ın koalisyon hükümetine ABD’ye rağmen Kıbrıs harekatını başlatma cüreti verir ve bu eylemi yapmaya kendilerini zorunlu hissederler. Çünkü halkta oluşan antiemperyalist bilincin baskılanması altında kalırlar. Sonrasında da aynı nedenler Süleyman Demirel’e ABD üslerini kapattırmıştır.

2000’LERİN BELEDİYE BAŞKANLARI NELER YAPMIŞTIR?

Bugün ise belediyeler birer ticarethaneye dönmüş durumda. İhale üstüne ihale, rüşvet üstüne rüşvet. Çalınan ise halkımızın alın teridir. Bu hırsızlığın güncel örneği Muhittin Böcek’tir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) operasyonu ve devamındaki operasyonlar zincirinde tutuklanan Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek, oğlu Gökhan Böcek üzerinden rüşvet alarak AKP belediyelerinde işlenen suçların aynısını işlemiştir. Mevlana Petrol’ün sahibi Ali Yılmaz için 582 milyon TL değerindeki ihaleyi akladıkları ortaya çıkmıştı. Bunu nasıl yaptılar, İhaleyi alacak olan şirketten yani Mevlana Petrol’den yüklü miktarda rüşvet kabul ederek.

Bugün CHP alanlarda hukuksuzluklardan, adaletsizliklerden bahsediyor. Biz alındık, AKP’liler alınmıyor diyor ama biz çalmadık diyemiyorlar. Dedikleri tek şey; “Biz 121 kez çaldık ama AKP 473 kez çalmıştır! Bizim belediye başkanlarımız halkı soymaktan yatıyor ama en az bizim kadar soyan AKP’lilere bir şey olmuyor!”

Bu düzen çürümüştür, bu düzen katildir, hırsızdır, halk düşmanıdır. Bu düzen bir avuç zenginin dışında kimsenin çıkarlarına ve haklarına sahip çıkmaz.

Yüzlerce öğrencinin yıllık okul masrafını karşılayacak kadar para, sözde bizim haklarımıza sahip çıkan CHP gibi partilerin milletvekillerinin ve belediye başkanlarının cebine inmekte. Başta AKP’nin ve CHP’nin siyasetçileri her türlü lüks ve konfor içinde yaşarken halkımız ekmek kuyruklarında bekliyor, emeklilerimiz halk pazarında, pazar artıklarını kollamak zorunda kalıyor. Bugün asgari ücret ile geçinen bir baba, çocuklarını okula göndermek isterse kredi çekmesi gerekiyor. Çünkü okul masra.arı yaklaşık 80 bin TL olduğu için bir asgari ücret bunu karşılamaya yetmemekte. Ama ülkemizin belediye masalarından, Muhittin Böceklerin masalarından 582 milyon TL değerinde ihale belgeleri imzalanıp yer değiştirebiliyor.

HALKIMIZA ÇAĞRIMIZDIR;

CHP gibi partilerden herhangi bir beklentiye girmeyin.

AKP faşizminin batırdığını CHP kurtaramaz çünkü sosyal demokrasi faşizmin ikiz kardeşidir! CHP bir eliyle size hırsızı gösterirken diğer eliyle cebinizdeki paraya uzanıyor!

İBB ŞİRKETLERİNİN YAPISI VE SAYILARI İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 31 İştirak Şirketi ile Çeşitli Sektörlerde Faaliyet Göstermektedir. Bu Şirketlerin Büyük Çoğunluğu Anonim Şirket Statüsündedir.
ENERJİDEN, İNŞAAT, ULAŞIMA KADAR TAM 31 ALANDA FAALİYET YÜRÜTEN DEV BİR SERMAYE ARTIK İBB…

İGDAŞ (doğalgaz dağıtım),

KİPTAŞ (konut inşaat),

İSTAÇ (atık yönetimi),

İSFALT (altyapı inşaat),

Metro İstanbul
(raylı sistem işletmeciliği) anonim şirket statüsündedir!

YÖNETİM KURULU YAPISI VE ELEŞTİRİLER
İBB Şirketlerinin Yönetim Kurulu Yapısı, Eleştirilere Konu Olmaktadır:

-Yönetim Kurulu Sayıları:

-30 İBB Şirketinde Toplam 471 Yönetim Kurulu Üyesi (Başkan, Başkanvekili ve Üye) Bulunmaktadır.
Bu Sayı, BİST30 Şirketlerinin Toplam Yönetim Kurulu Üye Sayısından (272) Fazladır. hSayıştay Raporları, İBB Şirketlerindeki Yönetim Kurulu Üye Sayısının
“MAKUL VE MUTAT SAYININ ÇOK ÜSTÜNDE” Olduğunu Belirtmiş ve Bu Durumun Belediye Menfaatleri Açısından Risk Oluşturabileceğini İfade Etmiştir.

-Altyapı, İnşaat ve Enerji Projelerinde Taşeron Firmalar Kullanıldığı Bilinmektedir

-Özellikle KİPTAŞ’ın Kentsel Dönüşüm Projelerinde ve İSTAÇ’ın Atık Yönetimi Hizmetlerinde Taşeron Firmalarla İşbirliği Yaptığı Tahmin Edilmektedir.

-Taşeron Firmaların Kimler Olduğuna Dair Net Bir Liste Bulunmamakta Ancak Bu Firmaların Genellikle Belediye İhalelerine Giren Yerel veya Ulusal Şirketler Olduğu Değerlendirilmektedir.
NEOLİBERAL DÖNÜŞÜM VE AKP DÖNEMİ
İBB’nin Neoliberal Dönüşümü, Özellikle 2000’li Yıllarda AKP Döneminde Hız Kazanmıştır.
BU DÖNÜŞÜMÜN

-TEMEL ÖZELLİKLERİ: Özelleştirme ve Ticarileşme: Belediye Hizmetlerinin Özelleştirilmesi ve Şirketleşme Modeliyle Yürütülmesi.
-BORÇLANMA ARTIŞI:
İBB’nin Borçlanmasının 2 Yılda 24 Milyar TL’ye Çıkması.
-YATIRIM AZALMASI:
Yatırım bütçesinin 2019’daki %47’lik seviyeden %32’ye düşürülmesi
-KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJELERİ:
KİPTAŞ Aracılığıyla Sosyal Konut ve Kentsel Dönüşüm Projelerinin Ön Plana Çıkarılması!
AKP VE CHP DÖNEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI:

-AKP Dönemi:
Belediye Şirketlerinin Sayısı ve Sermaye Yapıları Genişletilmiş Ancak Borçlanma Artmıştır.
-CHP Dönemi (2019 sonrası):
Şirketlerin cirolarında büyüme kaydedilmiş (örneğin; Fortune 500 listesine giren 12 şirket ) ancak yönetim kurulu sayılarının artması ve borçlanma eleştirileri sürmüştür Sonuç; İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 31 Anonim Şirket ile Geniş Bir İştirak Ağına Sahiptir. Bu Şirketler, Büyük Sermaye Yapıları ve Yüksek Cirolarıyla Türkiye Ekonomisinde Önemli Bir Yer Tutmaktadır.
ŞİRKETLERİN SERMAYE YAPILARI VE ORTAKLIKLAR
İBB İŞTİRAKLERİNİN SERMAYE YAPILARI VE ORTAKLIKLARI AŞAĞIDAKİ GİBİDİR:
-Sermaye Büyüklükleri: İBB iştiraklerinin toplam varlık büyüklüğü 162 milyar TL,
Öz Kaynakları ise 71 Milyar TL’dir. (2023 Sonu İtibarıyla)
İGDAŞ: 49,4 Milyar TL Ciro (En Büyük İştirak)
METRO İSTANBUL: Sermayesi 400 milyon TL’den 5,6 milyar TL’ye çıkarılmıştır. İSTAÇ: 9,5 milyar TL ciro İSFALT: 10,3 milyar TL ciro
aOrtaklık Yapısı: Tüm İştiraklerin Ana Ortağı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’dir.
Şirketlerin Sermaye Artırımları
İBB Meclis Kararlarıyla Yapılır İBB İŞTİRAKLARININ 2023 YILI CİROLARI: Aşağıdaki Tablo, Öne Çıkan İBB Şirketlerinin Cirolarını Göstermektedir:

ŞİRKET ADI 2023 CİROSU (MİLYAR TL)

İGDAŞ: 49,4 İSPER AŞ: 11,7 İSFALT AŞ: 10,3 İSTAÇ AŞ: 9,5 METRO İSTANBUL AŞ: 7,1 İSTANBUL ENERJI AŞ: 7,4 KİPTAŞ: 6,1 HALK EKMEK AŞ: 4,4 KÜLTÜR AŞ: 3,8 KAYNAK: 14

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Exit mobile version