Home Eğitim Halkın Avukatı Naim Eminoğlu Serbest Bırakılsın!

Halkın Avukatı Naim Eminoğlu Serbest Bırakılsın!

0

HALKIN HUKUK BÜROSU BİR KEZ DAHA BASILDI

HALKIN AVUKATI NAİM EMİNOĞLU TUTUKLANDI!

ULUSLARARASI 28 HUKUK ÖRGÜTÜ, İSTANBUL VE BURSA BAROSU, ONLARCA HUKUK ÖRGÜTÜ, HALKIN HUKUK BÜROSU’NU VE NAİM EMİNOĞLU’NU SAHİPLENDİ

ONLARCA İNTERNET SİTESİNİN HABER YAPMASI, YÜZLERCE KİŞİNİN MESAJI VE YÜZLERCE MÜVEKKİLİNİN TUTUKLAMAYA TEPKİ GÖSTERMESİ; FUAT ERDOĞAN VE EBRU TİMTİK’İN ÖĞRENCİLERİNİN ASLA YALNIZ KALMAYACAĞINI GÖSTERİYOR

HALKIN HUKUK BÜROSU BİR GELENEKTİR, HALK İÇİN ADALETE GİDEN YOLUN SARSILMAZ VE YIKILMAZ KÖPRÜSÜDÜR!

Faşizm; katliamdır, işkencedir, tecavüzdür, hapishanedir.

Faşizm; açlıktır, komplodur, zulümdür, ölümdür.

Faşizm; halka karşı dizginlenmemiş bir azgınlıktır, devrime ve devrimciliğe düşmanlıktır.

Faşizm; 10 Aralık sabahı saat 6.30’da, Halkın Hukuk Bürosu’nun kapısındaydı. Halkın Avukatı Naim Eminoğlu’na iftira atmak, karalayarak halkın gözünden düşürmek, terörize ederek hukukçulardan tecrit etmek, baskın ve tutsaklıklarla HHB’yi tamamen tasfiye etmek için gelmişti.

Elbette başaramadı!

1985’ten bu yana onlarca kez basılan HHB’nin avukatları; yüzlerce kez gözaltına alınan, işkence yapılan, ormana kaçırılıp başında tetik düşürülen, tecavüz tehditleriyle teslim alınmak istenen adalet savaşçısıdır. Naim de bu geleneğin devamcısı olduğu, Fuat Erdoğan’dan, Ebru Timtik’ten öğrendikleriyle halkın adaletini savunduğu için hedef seçildi.

Ancak bu kez “buldukları gerekçe” bambaşkaydı: FETÖ!

Amerikan işbirlikçisi Fethullah Gülen’in, Amerikan işbirlikçisi Tayyip Erdoğan’la yaşadığı çatışmanın, başarısız darbe girişimi sonrası uydurulan örgütüydü Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ). Oligarşi içi it dalaşında birbirlerine ne dedikleri, neyle itham ettikleri halkın da devrimcilerin de gündemi değildir. İkisi de halk düşmanı, ikisi de işbirlikçisidir.

Bu nedenle atılan iftira HHB’yi tecrit etmeyle değil, aksine hızlı ve büyük bir sahiplenmeyle karşılandı. Çünkü en az Naim kadar, meslektaşları, müvekkilleri ve halkımız da bunu, onura yönelik bir saldırı olarak gördü. Yani AKP’nin terör demagojisi ve iftirası, faşizmin nasıl işlediğinin kanıtı olarak yine kendisini vurmuştur!

NAİM FEYZULLAH EMİNOĞLU KİMDİR?

Halkın Avukatı Naim Eminoğlu, Maraşlı yoksul bir ailenin çocuğudur. Üniversite sınavında Türkiye 2046.sı olarak burslu okumayı hak etmiş; ancak istediği okul olan Ankara Hukuk Fakültesi’nin harcını ödeyemeyeceği için mecburen bir vakıf üniversitesinin burslu bölümünü tercih etmek zorunda bırakılmıştır. “Üniversitenin yurdu ve evleri var” denildiği için bir süre öğrenci evinde kalmış ve kısa süre sonra da ayrılmayı tercih etmiştir.

Öğrenciliği boyunca eğitimin parasız olması gerektiğini savunmuş, yoksul halk çocuklarına parasız eğitim hakkı sağlanmasını istediği için gözaltına alınmıştır. AKP’nin açtığı Kayseri’deki Melikşah Üniversitesi’nin, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası yine AKP faşizmi tarafından FETÖ bağlantılı olduğu söylenmiştir.

13 yıl sonra, Naim Eminoğlu’nun, devletin açtığı bu üniversitede okuması, telefon kayıtlarından o dönem görüştüğü arkadaşlarıyla yapılan telefon görüşmeleri “suç” sayılarak 11 Aralık günü, Sulh Ceza Hakimliğince tutuklandı.

TUTUKLAMAYA FAŞİZMİN BULDUĞU GEREKÇE:

KİMLİĞİ BİLİNMEYEN KİŞİNİN MAİL İLE YAPTIĞI İHBAR!

ASIL GEREKÇE:

KARTALKAYA GRAND OTEL KATLİAM DAVASINDA, MADEN KATLİAM DAVALARINDA, DEPREM DAVALARINDA KATLİAMCILARI AKLAYIP HALKI ADALETSİZ BIRAKMAK!

“Bir ihbarda bulunmak istiyorum. Adını Naim Feyzullah Eminoğlu olarak biliyorum. Kayseri’de FETÖ’nün okulu Melikşah Üniversitesi’nde hukuk okudu. FETÖ’nün evlerinde, yurtlarında kaldı. Ama hala avukatlık yapıyor İstanbul’da. Hala FETÖ’yü öven ve devleti kötüleyen söylemlerde bulunuyor, bu insanlar adaletin, yargının içine sızmaya çalışıyor. Ben vatanını milletini seven bir vatandaş olarak bunların önünün kesilmesini istiyorum.”

Atılan bu e-mailin, 14 Ekim 2025 tarihinde yani Amasra Maden katliamının yıl dönümünde yapılmış olması, elbette bir tesadüf değildir. Bu sözde ihbar, e-posta yoluyla yapılmış ve işgüzar savcılar da derhal harekete geçmiştir!

Faşizmin hukukunda devrimcilere; 1970’lerden bu yana hep yalanlar, sahte deliller, iftiracılar, itirafçılar bahane edilerek haksız yere tutuklanıp cezalar verilmiştir. Özellikle 2005’te yenilenen Türk Ceza Kanunu ve Ceza İnfaz Kanunu sonrası da gizli tanıklar, dijital delillerle tutuklama kararları artık bir rutine dönüştürülmüş ve binlerce yıla varan hapis cezaları verilmeye devam etmektedir.

2013 ve 2017 yılında yapılan HHB baskınlarının ardından, aynı sahte ve dayanaksız “delillerle” farklı davalar açılmış, bunların kimileri birleştirilmiş ve 159 yıl hapis cezası verilmiştir.

Bu süreçte HHB’nin ve Naim Eminoğlu’nun, sadece bir e-mail ihbarıyla neden hedef seçildiğini anlamak için HHB’nin son birkaç gününe bakmak dahi yeterlidir.

  • Kuyu Tiplerinde müvekkillerinin yaptığı ölüm orucu ve süresiz açlık grevleri, 33 kez zafer kazandı.
  • 6 Aralık’ta haksız yere işten çıkarılan bir işçinin kendini yakarak hayatını kaybetmesi üzerine HHB şu açıklamayı yaptı: “Mücadelemiz en çok sizin içindir. Yoksulluğun, cehaletin, sefaletin içinden nice değer filizlendiren halkımıza layık olmak için yürüyoruz bu yolu. Tutsak büro arkadaşlarımız, Fuat’ımız, Ebru’muz bir daha kimse yoksulluğun, yoksunluğun acısını çekmesin diye ödedi bu bedeli.”
  • 7 Aralık günü; Maraş merkezli 6 Şubat depreminin ardından katledilenlerin aileleri tarafından kurulan Adalet Peşinde Aileleri Platformu’nun basın toplantısında, Av. Naim Eminoğlu AKP faşizminin 11. Yargı Paketi’yle katliamcıları aklayacağını şöyle vurguladı:

“Bugün Türkiye’de Cumhurbaşkanı’na hakaretten bir gün ceza alsanız af maf edilmiyorsunuz, o bir günü yatıyorsunuz. Bir günlük bir ceza da alsanız, o 24 saati yatıyorsunuz. Ama 50 bin kişiyi öldürünce, işte bu kapsama giriyorsunuz. Böyle bir yasa bu. Bu kadar adaletsiz bir yasa. Adaletle de ilgisi yok!

Kamuoyunda böyle tarif oluyor çünkü. İşte 10. Yargı Paketi’nde bir adaletsizlik varmış da, 11. Yargı Paketi bunu giderecekmiş. Böyle bir şey yok. Biz avukatlar olarak bunun farkındayız. İnfaz Hukuku anlamında da böyle bir şey yok. Şimdi neden bu yasa kapsamına giriyor bu en az 55 bin kişinin failleri? Yani şöyle diyeyim size, mesela Tevfik Tepebaşı’nın 50’den fazla davası var. Bizim davamızda 15 yıl ceza aldı. Her birinden 15 yıl ceza aldığını hesaplasak, nereden baksanız, 1000 yılı geçiyor cezası.

Zaten mevcut infaz kanunu kapsamında bu insanın yatacağı maksimum 10 yıldı, biz de bunun farkındaydık. E şimdi siz onu da affediyorsunuz bu yasayla. 10 yıl bile yatırmıyorsunuz. Diğer davaları devam ediyor bu insanın ve tahliye edeceksiniz. Mahkeme ‘bu yasa çıktı, ben zaten ceza versem de şey olmayacak’ diyecek.

Ve dolayısıyla biz bunun bilinçli bir tercih olduğunu, kasıtlı bir tercih olduğunu düşünüyoruz, bu yasanın bu şekilde getirilmesinin. Çünkü biz bunun benzerini yaşadık. Geçmişte biz 6 Şubat’ta; ki ben de Maraşlıyım, bizim de yakınlarımız, uzak akrabalarımızdan kayıplarımız oldu, ben o zaman avukat olarak İstanbul’da eski avukatlara gittim. ’1999 depreminden sonra ne oldu, nasıl yargılama yapıldı, biziz nasıl bir yol izleyelim?’  Bunu sormak için gittik. Bana dedikleri şu: HİÇBİR ŞEY OLMAYACAK! Olmadı çünkü. Kocaeli’ndeki yargılamalarda hiçbir şey olmadı. İki sene sonra Rahşan Affı çıktı. Hepsini saldılar. Davalar kapatıldı demişlerdi. Şimdi de aynısını yaşıyoruz. Ve gelecekte İstanbul’da başka yerlerde yaşanacak depremlerde de maalesef aynısını yaşamak üzereyiz. Aslında biraz çabamız buna. Gidenler, kayıplarımız gitti evet.

Evet, acılarımız büyük. Hesabını sormak için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Ama bundan sonra yaşanacak depremlerde bu şekilde ‘asrın felaketi’ diyorlar ya; asrın felaketi falan değil. ASRIN KATLİAMI BU!”

  • 9 Aralık’ta, Halkın Doktoru Barış Kaya’nın duruşmasına katıldı ve haksız yere tutuklanan müvekkilinin tahliye edilmesini sağladı.
  • 10 Aralık’ta Halkın Hukuk Bürosu basılıp Naim Eminoğlu gözaltına alınırken; faşizmin mahkemeleri, 78 kişinin katledildiği Kartalkaya Grand Otel yangını soruşturması kapsamında Bolu 1. Sulh Ceza Hakimliği, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın dokuz personeline yurt dışına çıkış yasağı getirdi.

Bu kısa özet bile; HHB’nin neden basılıp halkın avukatının neden tutuklandığı son derece nettir: KATLİAMCILARI AKLAMAK, HALKI ADALETSİZ BIRAKMAK!

HALKIN AVUKATLARI; SAHTE DİJİTAL MATERYALLERLE, İFTİRACI İTİRAFÇILARLA TUTUKLANAN SOROSÇU OSMAN KAVALA VE CAN ATALAY’A DA CHP’LİLERE DE BENZEMEZ!

HALKIN AVUKATLARI, TÜM HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN GASPINDA OLDUĞU GİBİ ADİL YARGILANMA HAKKININ GASPINA KARŞI DA DİRENİR!

HEM DE EBRU TİMTİK GİBİ ÖLÜMÜNE…

“SOL GÖRÜŞLÜ BİRİYİM. SADECE BU NEDENLE BİLE BU SUÇLAMA İNANCIMA, DEĞERLERİME KARŞI ÇOK BÜYÜK BİR AŞAĞILAMADIR. BUNA KARŞI DA TÜM VARLIĞIMLA DİRENECEĞİM” DİYENHALKIN AVUKATI NAİM EMİNOĞLUONURUMUZDUR!

HHB’nin sloganlarından biridir: Bizim Yaşamımız Doğruyu Söylemektir!

Faşizmin yalanlarının, halkın gerçekleri karşısında; kapitalizmin ahlaksızlığının, sosyalist değerler karşısında hiçbir başarı şansı yoktur! Çünkü çürüyen ve can çekişen kapitalizm de onun yönetim biçimi ve devlet biçimi olan faşizm de yıkılmaya mahkûmdur!

Baş çelişkinin emperyalizm ile dünya halkları arasında olduğu bir dünyada, bu çelişkinin hangi safında olduğunuz, hangi sınıfı güçlendirmek için çalıştığınız; sizin kişiliğinizi ve kimliğinizi belirler.

Faşizmin; dijital materyal, sahte evrak, iftiracı itirafçı veya gizli tanık yalanlarıyla tutukladıkları yalnızca Naim Eminoğlu veya HHB’nin diğer tutsakları değildir.

İşbirlikçi oligarşinin yönetememe krizi öyle büyüktür ki, AKP faşizminin Cumhurbaşkanlığı rejimi, yargıyı tamamen AKP’nin emrine sokması; Akın Gürlek, Tamer Keskin, Can Tuncay gibi cübbeli cellatları makam makam gezdirmesi; baskı, yasak, sansür, Kuyu Tipi cenderesi de yetmemektedir.

AKP’ye tam biat etmeyen, emrine amade olmayan tüm kesimler hedef alınabilmekte, düzen içi, reformist, oportünist demeden tüm kesimler gözaltına alınıp tutuklanabilmektedir. Bunların en çarpıcı örnekleri TÜSİAD Başkanı gibi sömürgenlerin, holding yöneticisi asalakların, Soros’un Türkiye şubesi gibi çalışan Osman Kavala ve Can Atalay’ın oligarşi içi it dalaşında tutuklanmalarıdır.

Bugün sıra, CHP’ye kayyum atanmasına, belediye başkanlarının tutuklanmasına, devrimcilerin davalarında rutin olarak kullanılan gizli tanık, dijital materyal ile faşizmin yargı sopasıyla biat ettirmek için Kuyu Tiplerine atılmasına gelmiştir.

Ancak ortada iki dünya görüşü, iki tavır vardır.

Halkın avukatları ve devrimciler, emperyalizm ve faşizmle asla uzlaşmaz bir tavır içindedir. Düşüncelerine, değerlerine, halka yönelen her saldırıda yapılacak bellidir: DİRENİŞ!

Oligarşi içi çatışma nedeniyle tutuklananlar ise; faşizmin adaletsizliğine, gizli tanık safsatasına, mahkeme heyetlerinin değiştirilip sürülmesine, tahliye edilip ardından yeniden tutuklamalara direnmeyi akıllarına bile getirmezler. Aksine her fırsatta “ne kadar masum” olduklarını kanıtlama çabasıyla ara yol bulmaya, serbest kalmak uğruna itirafçı olmaya ve bu tavırlarını meşrulaştırma yoluna giderler. Çünkü onlar AKP ile aynı geminin yolcusu olan aynı sınıfa mensupturlar. Ne kadar ayrı düşseler de, halk düşmanlığı onların ortak paydasıdır.

Hem NATO solcuları hem işbirlikçi oligarşinin temsilcileri hem de Naim Eminoğlu’ndan FETÖ’cü yaratmaya çalışan AKP’nin yargıdaki tetikçileri; depremlerde, otellerde katledilen halkımızın, madenlerde katledilen işçilerin, yoksul halkımızın avukatının; Sulh Ceza Hakimliği’nde verdiği ifadeyi iyi okusunlar:

“Bu dosyayı asla kabul etmiyorum. Benim kişiliğime saldırıda bulunulmuştur. Bir komplonun içerisindeyim.

2011 yılında babamı kaybettim. Hiçbir gelirimiz yoktu, ekonomik olarak kötü durumdaydım. Melikşah Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandım. Aslında Ankara Hukuk Fakültesi’ne girebiliyordum, ekonomik durumum kötü olduğu için buraya gidemedim ve 2012 yılında Melikşah Üniversitesi’ne gittim. Türkiye 2 bin 46’ncısıydım. Üniversiteye gittiğimizde bize üniversitenin evleri ve yurdu olduğunu söylediler. Üç ay evde kaldım, bu evin örgüt evi olduğunu bilmiyordum. Üniversitenin de örgüt üniversitesi olduğunu bilmiyordum. Keşke zengin olsaydım da Ankara Hukuk’a gitseydim.

Maraş’taki depremden sonra toplumsal davaları takip ettim. Müteahhitlerin hepsi salıverildi. Bu ihbarı bu şahıslardan biri yapmış olabilir. Gayrettepe’de çıkan yangından hayatını kaybeden 29 işçinin avukatıyım. Soma’da 301 madencinin avukatlığını yaptım. Amasra’da 42 madencinin avukatlığını yaptım. Çorlu tren katliamı davasında avukatlık yaptım. Bolu Kartalkaya oteli katliamı davasında avukatlık yaptım. Ülkemizde meydana gelen birçok sosyal olayda avukatlık yaptım. Bu nedenle beni sevmeyen çoktur. Bu ihbarı bu davalara baktığım için rahatsız olan kişiler yapmış olabilir. İhbarı yapan şahsın açık kimlik bilgileri belli olmadığı için dikkate alınmamalıdır. Sol görüşlü biriyim, sadece bu nedenle bile bu suçlama inancıma, değerlerime karşı çok büyük bir aşağılamadır. Buna karşı da tüm varlığımla direneceğim.”

Halkın avukatlarının tüm yaşamı, halkın ve hayatın gerçekleri üzerine kuruludur. Onlar diyalektik materyalizmle düşünür, halkın içinde yaşarlar. Safları da sınıfları da bellidir. Onlar halkın yararı dışında bir mutluluk ve yaşam biçimi bilmezler.

Zulüm kapıya dayandığında, adil yargılanma hakları ellerinden alındığında, iftiraya uğradıklarında, onurlarına saldırıldığını düşündüklerinde hep “SÖZÜ DİRENİŞE BIRAKIRIZ” diyendir onlar. Direnişin onlarca biçimini, sayısız yaratıcı örneğini bulurlar ve her koşulda emperyalizme ve faşizme karşı direnirler.

Bu direniş ve uzlaşmazlık, bitirilemeyen bir geleneğe dönüşmüştür. Dostlarını hiç hayal kırıklığına uğratmamış, halkın güvenini hep haklı çıkarmıştır. Halkın Hukuk Bürosu’nun her koşulda sahiplenilmesi, 10 tutsağına rağmen çalışmalarını kesintisiz sürdürebilmesi, tesadüf değildir. Bu geleneği canlarıyla kanlarıyla korumalarının bir sonucudur. Dünya çapında bu kadar derin bir saygınlık ve sempati yaratmaları, düşüncelerinin, ideolojik ve sınıfsal tercihlerinin bir sonucudur.

Naim Eminoğlu da gözaltına alındığı ilk andan, hapishaneye götürüldüğü andan itibaren uluslararası düzeyde büyük bir sahiplenme oluşması, bu nedenle kimseyi şaşırtmadı. Naim Eminoğlu şahsında sahiplenilen; güpegündüz bir kafede faşist katil polis şefi Şefik Kul tarafından başından kurşunlanarak katledilen Fuat Erdoğan’la, adil yargılanma hakkı için 238 gün ölüm orucu yaparak ölümsüzleşen Adalet Savaşçısı Ebru Timtik’le büyüyen bir gelenektir.

Faşizmin tecrit hücrelerinde üreterek direnen, direnerek halkın avukatlığını yapmaya devam eden Halkın Avukatları Aytaç Ünsal, Barkın Timtik, Oya Aslan, Behiç Aşçı, Aycan Çiçek, Selçuk Kozağaçlı, Engin Gökoğlu, Özgür Yılmaz, Süleyman Gökten ve Naim Eminoğlu için adalet istiyoruz!

HALKIN AVUKATLARI ONURUMUZDUR!

HALKIN TUTSAK AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK!

***

NAİM EMİNOĞLU’NUN GÖZALTINA ALINIP TUTUKLANMASINA KARŞI AÇIKLAMA VE EYLEM YAPAN KURUM VE HUKUK ÖRGÜTLERİNDEN BAZILARI

Grup Yorum

Av. Ebru Timtik Halk Kütüphanesi

Zehra Kurtay (Fransa’da Süresiz Açlık Grevi direnişçisi müvekkilleri)

Sevgi Erdoğan Vefa Evi

PSAKD Sarıyer Şubesi

Berlin Yorum Kültür Evi

TAYAD’lı Aileler (Yazılı açıklamanın ardından, HHB’yi ziyaret ederek dayanışmada bulundu.)

Halkın Hukuk Bürosu (HHB)

HHB Enternasyonal Büro

İstanbul Barosu

Bursa Barosu

ÇHD Genel Merkez

İstanbul ÇHD

Ankara ÇHD

İzmir ÇHD

Antalya ÇHD

Özgürlükçü Hukukçular Derneği

Özgürlükçü Demokrat Avukatlar

Avukatlar Sendikası

HABER YAPAN İNTERNET SİTELERİ, GAZETELER VE GAZETECİLERDEN BAZILARI

Halkın Sesi TV

Umut TV

Halkın Gücü TV

TAYAD TV

Gerçek Haber Ajansı

Mezopotamya Ajansı

Kısa Dalga

Medyascope

Cumhuriyet

BirGün

Anka Haber Ajansı

Sözcü

Evrensel

Sendika.org

Anka

Alevi Haber Ağı

SoL Haber

Numedya24

İlke TV

Welat Ajansı

Bianet

Kızıl Bayrak

Sendika.org

Ayça Söylemez

Umut Taştan

Fatoş Erdoğan

Furkan Karabay

Eylem Nazlıer

Demokrasi İçin Hukukçular

Avukat Hakları Grubu

Adalet Peşinde Aileleri Platformu

Toplumsal Muhalefet

Avukatın Sesi İnisiyatifi

HALKIN AVUKATI NAİM EMİNOĞLU’NUN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN AÇIKLAMA YAPAN 28 HUKUK ÖRGÜTÜ

Americana de Juristas Derneği

Avocats européens démocrates – Avrupalı Demokrat Avukatlar

Demokrasinin İncelenmesi Merkezi (CRED / İtalya)

Barselona Barosu (Katalonya) Savunma Komisyonu

Defence Sans Frontière – Avocats Solidaires (DSF AS / Fransa)

Bangladeş Demokratik Avukatlar Birliği

Demokratik Hukukçular İsviçre

Avrupa Demokrasi ve Dünya İnsan Hakları Avukatları Birliği (ELDH)

Tehlike Altındaki Avukatlar Günü Vakfı

Haldane Sosyalist Avukatlar Derneği (Birleşik Krallık)

Hindistan Avukatlar Birliği

Institut des Droits de l’Homme du Barreau de Montpellier

Uluslararası Demokratik Avukatlar Birliği (IADL)

Risk Altındaki Avukatlar Uluslararası Gözlemevi (OIAD)

İngiltere ve Galler Hukuk Derneği

Avukatlar için Avukatlar (L4L / Hollanda)

Lesvos Hukuk Merkezi (Yunanistan)

Demokratik Avukatlar Ulusal Birliği (Güney Afrika)

New York Şehir Barosu

Ordine Avvocati Brescia / İtalya

Ordine degli Avvocati di Bologna / İtalya

Ordine degli Avvocati di Torino / İtalya

Osservatorio Avvocati Minacciati (UCPI)

Republikanischer Anwältinnen- und Anwälteverein (RAVeV / Almanya)

İrlanda Sosyalist Avukatlar Birliği

Syndicat des Avocats pour la Démocratie (SAD / Belçika)

Vereinigung Demokratischer Juristinnen (VDJ / Almanya)

Uluslararası Barolar Birliği İnsan Hakları Enstitüsü (IBAHRI)

NO COMMENTS

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Exit mobile version